Salı, Mayıs 06, 2008

Aptallıक वे बिल्गिसिज्लिक यामा तुत्माज़...

Bir adam hileyle, kuşun birini tuzağa düşürerek

yakaladı.

Kuş dile geldi, yalvardı:



''Ey ulu insan, sen koyunları, öküzleri yedin, bir çok

deveyi

kurban ettin. Bu dünyada onlarla bile doymadın, benimle

mi

doyacaksın? Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt

vereceğim.

Bunlara uyarsan her müşkülün hallolur.


Birincisini, elindeyken vereyim, eğer beğenirsen beni


bırakırsın. İkincisini şu dama konarken,

üçüncüsünü de şu ulu

ağaçta söylerim,'' dedi.


Adam kuşu sıkı sıkıya tutarak:


''Haydi söyle bakalım, eğer beğenirsem seni

bırakırım,''

dedi.


''Kuşçağız ilk öğüdünü söyledi:


''Olmayacak sözü kim söylerse söylesin, inanma'' dedi.


Adam öğüdünü beğenerek kuşu bıraktı. Kuş uçarak

damın

saçağına kondu. İkinci öğüdünü söyledi:


''Geçmiş gitmiş şeylere, kaçmış fırsatlara ah vah

etme.''

dedi. Sonra biraz geriye çekilerek orada bulunana ulu

ağaca

kondu:


''Benim karnımda on bir dirhem ağırlığında paha

biçilmez bir

inci vardı. Eğer beni kaçırmasaydın o şimdi senin

olacaktı.''

| | dedi.


Bunu duyan adam ağlayıp inlemeye, saçını başını

yolmaya

başladı. Bunu gören kuş seslendi:


''Ben sana geçmiş gitmiş fırsatlar için ah vah edip

üzülme

demedim mi? Madem fırsatı kaçırdın, neden üzülüp

duruyorsun?

Ya öğüdümü dinlemedin yahut da sağırsın. Ayrıca

sana

olmayacak şeye inanma demedim mi? Benim bütün

dirhem, karnımda nasıl on bir dirhem ağırlığında

inci bulunabilir?''


Bunun üzerine adam kendi kendine:


''Şimdi söylediklerini daha iyi anladım. Haydi şimdi

de

üçüncü öğüdünü söyle bakayım'' dedi. Kuş:


''Allah için o iki öğüdü güzelce tuttun da benden

üçüncüsünü

mü istiyorsun? Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt

vermek,

çorak toprağa tohum atmak gibidir. Aptallık ve

bilgisizlik

yırtığı, yama tutmaz.'' diyerek uçup gitti.






'Mevlana'