Perşembe, Nisan 17, 2008

Düşüncelerin esiri olmak

Düşüncelerin esiri olmak

Doğruları bulma çabası insan hayatı var oldukça devam edeceğe benziyor. Birçoğumuz herhangi bir konuda karar verirken çoğu kez hayata bakış açımızın esiri oluyoruz. Hayata bakış açımızın esiri olmak ta ne demek diyebilirsiniz. Bugün bütün toplumsal çatışmaların yaşanmasının tek nedeni olduğunu düşündüğüm hayata bakış açımız, bizi birçok kez yanlış kararlar vermeye itiyor.

Bir insanı niçin severiz sorusunun cevabı da aynı zamanda hayata bakış açımızın esiri olma arasında ortak bir nokta var.

Bir şirketin üst düzey yöneticisi iken personel alımında bir elemanın niteliklerinden çok sizinle aynı bakış açısını paylaşmasını kıstas alıyorsanız yeni bir dünyayı tanımayı da kaçırmış oluyorsunuz.

Ya da bir üniversite yüksek lisans için öğrenci seçiminde bulunacaksınız, istiyorsunuz ki seçtiğiniz öğrenciler sizin gibi düşünsün, hayata sizin baktığınız gözlerle baksın. Böyle bir beyin yapısına sahip bir yönetici, bir hoca nasıl başarı elde edebilir. Bütün başarıların altında yatan nedenlerin farklı farklı düşüncelerin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığını bildiğiniz halde.

Hayata bilgi gözüyle bakmak yerine ideoloji gözüyle bakanlar hep bazı korkuların da esiri olurlar. Yeniliklerin ortaya çıkmasından tereddüt ederler. İsterler ki her yeni şey kendi düşünceleri çerçevesine uygun olsun. Onların ideolojilerine uygun olmayan bir düşünceyi değerlendirmek zaman kaybıdır.

Bizim gibi düşünmeyen birisiyle iletişim kurduğumuzda verdiğimiz ilk tepki kişinin nasıl olurda bizim gibi düşünebileceğini sağlamak. İstiyoruz ki herkes bizim gibi düşünsün insanlar bizim gibi düşünüce ideolojimizin doğruluğu pekişmiş oluyor. Bu da bizi mutlu kılıyor.

Bunu da en çok öğrendiklerini inanç haline getiren insanlar yapıyor. Bu insanlar yeni bir adım atma konusunda oldukça zorlanıyorlar. Kendi inandıklarının dışında bir durum ile karşılaşınca hemen inançları devreye giriyor. Böylece yeni bir fırsatı da tepmiş oluyorlar.

İnaçların çok zor değiştiğini hepimiz biliyoruz. Hayata ideolojik gözlüklerle bakmayı engellemenin sadece bir yolu var. O da öğrendiklerini inanç haline getirmekten vazgeçmek. Her yeni bir günde hiçbir şeyin öncekine benzemediğine kendini inandırmak.

İnandıklarının bir gün değişebileceği ihtimalini göz önünde bulundurmak. Bütün bunları yapınca insan herkesi, her şeyi önyargısızca sevebiliyor. Sevince de ondaki güzellerliklerin farkına varıyor. Sizin gibi düşünmeyen ama milyonlarca güzellik barındıran bu farklı insanları keşfetmenin fırsatını kaçırmayın. Kaçırmayın ki insanlarla çatışma içine girmeyin. Çatışmanın olmadığı bir dünyada insanlar birbirini daha iyi anlayacaktır. Bir gün düşüncesi ne olursa olsun insanları sevebilmeyi hayal edin. Çünkü insan sevince yaşadığının farkına varıyor. Nefret edince değil!





(9/4/2008)
yalçın arı