Çarşamba, Aralık 26, 2007

ALIŞKANLIKLAR DÜNYASI

ALIŞKANLIKLAR DÜNYASI
ALIŞKANLIKLAR DÜNYASI İnsan hayatını etkileyen onun hayatında hangi duygunun belirgin olacağına karar veren şey, alışkanlıklarıdır। Alışkanlıklar bir insanı inanılmaz derecede ileriye götürebilirken aynı zamanda aşağı da çekebilir. Bütün inişli çıkışlı dönemler hep bu yüzden yaşanır insan hayatında. Alkol kullanma alışkanlığı bir aileyi parçalayabilirken, geride hayata negatif bakan çocuklar bırakıyor. Kendi ruhsal gelişiminde çöküntü yaşayan bu çocuklar, geleceğin kaygılı birer bireyi oluyorlar. Bu alışkanlık zincir şekilde belki de bir suru insanın geleceğinde etkili oluyor. Bu nedenle alışkanlığın çeşidi, sadece kendisini değil çevresindeki bir çok insanı da etkiliyor. Bir başka örnek, sigara için de verilebilir. Sigara içen bir ebeveyn, çocuklarına, model olurken, belki de ailesi için sigaranın bir davranış haline gelmesinde tetikler. Davranışların çevremizi etkilemesi, bir kelebek etkisi yaratıyor. Hiç tahmin etmediğimiz sonuçlar, yıllar öncesinde temeli atılan alışkanlıklarımızdan kaynaklanıyor. Gelişmiş toplumların temelinde yatan özellik, pozitif alışkanlıklara sahip olan ebeveynleri. Watson, "bana bir düzine sağlıklı çocuk verin, gelişigüzel seçtiğim her bir çocuğu kendi seçtiğim herhangi bir alanda - doktor, sanatçı, hakim- uzman yapacağıma garanti ederim. Hatta dilenci ve hırsız bile yaparım, yetenekleri ve becerileri ne olursa olsun" demiş. Bu söz alışkanlıkların insanlara kazandırıldığını göstermesi acısından önemlidir. Yine bir bıçak, bir doktorun elinde şifa dağıtırken bir katilin elinde ölüm saçabiliyor. Alışkanlıkların bırakılması zor olduğu için, iyi alışkanlıklara sahip olan aileler, çoğu kez iyi bireyler de yetiştiriyor. Sağlıksız bir ailede başarılı olmuş nice insana olabilir. Ama bu kötü alışkanlıkların pozitif sonuçlar dağıttığını göstermez. İnsanlar çoğu kez iyi yaşadıkları ortama ayak uydurarak yapının etkisinde kalırlar. Alışkanlıklar da insanin çevreleyen bir yaşam alanı sağlar. Kötü alışkanlıklarla dolu bir dünya kötü alışkanlıkların kazanılmasına neden olacaktır. <******>Yine işlerinin çoğunu, son anda yapan birisi, çoğu kez zaman konusunda sıkıntı yasar. Bu sıkıntılı yaşam onun stresli bir şekilde çalışmasına neden olur. Bu alışkanlığı hayatındaki diğer çalışmaları da etkileyerek onu belki de panik bir birey haline getirecek. Bir alışkanlık beraberinde başka bir alışkanlıkta oluşturabilir.
Bir deneyimde bulunmamış bir birey, herhangi bir konuda karar vermek zorunda olduğunda, psikolojik sorunlar yaşaması, kendini ciddi bir biçimde sıkması, aynı zamanda bir psikolojik bunalımlı dönem geçirmesine neden olacaktır।
Bu kelebek etkisi bütün insanların hayatında bir zincir gibi kendini gerçekleştirir। İyi davranışlar beraberinde başka diğer iyi davranışları getirir. Zamanında yapılan bir iş, yeni öğrenmeler için zaman bırakırken, yeni bir öğrenme insanın zihninin berraklaşmasını sağlayacaktır.
İnsanın nasıl bir hayat yaşayacağı ve yaşatacağı alışkanlıklarının niteliğinde yatıyor। Alışkanlıklar ailemizi, kişiliğimizi belirleyen en önemli etkendir.Bu nedenle sigarayı içen sadece kendine zarar vermez, beraberinde bir yaşam alanı yaratır. Yine ders çalışmayı sevmeyen bir öğrenci, kendisini izleyen diğer kardeşleri için bir yaşam alanı yarattığını unutmamalı.
Alışkanlıklarımızı gözden geçirelim. İnsanin en zor değiştirebildiği davranışları belki alışkanlıklarıdır. Ya alışkanlıklarımız iyi olsun.Ya da onları iyileriyle değiştirelim.Bu değişim sadece sizin değişiminiz olmayacaktır. Sevdiklerinizin hayatini pozitif yönde değiştirmek için yeni bir alışkanlık yaratacaktır ; Yine işlerinin çoğunu, son anda yapan birisi, çoğu kez zaman konusunda sıkıntı yasar। Bu sıkıntılı yaşam onun stresli bir şekilde çalışmasına neden olur। Bu alışkanlığı hayatındaki diğer çalışmaları da etkileyerek onu belki de panik bir birey haline getirecekBir alışkanlık beraberinde başka bir alışkanlıkta oluşturabilir. Bir deneyimde bulunmamış bir birey, herhangi bir konuda karar vermek zorunda olduğunda, psikolojik sorunlar yaşaması, kendini ciddi bir biçimde sıkması, aynı zamanda bir psikolojik bunalımlı dönem geçirmesine neden olacaktır. Bu kelebek etkisi bütün insanların hayatında bir zincir gibi kendini gerçekleştirir. İyi davranışlar beraberinde başka diğer iyi davranışları getirir. Zamanında yapılan bir iş, yeni öğrenmeler için zaman bırakırken, yeni bir öğrenme insanın zihninin berraklaşmasını sağlayacaktır. İnsanın nasıl bir hayat yaşayacağı ve yaşatacağı alışkanlıklarının niteliğinde yatıyor. Alışkanlıklar ailemizi, kişiliğimizi belirleyen en önemli etkendir. Bu nedenle sigarayı içen sadece kendine zarar vermez, beraberinde bir yaşam alanı yaratır. Yine ders çalışmayı sevmeyen bir öğrenci, kendisini izleyen diğer kardeşleri için bir yaşam alanı yarattığını unutmamalı. Alışkanlıklarımızı gözden geçirelim. İnsanin en zor değiştirebildiği davranışları belki alışkanlıklarıdır. Ya alışkanlıklarımız iyi olsun.Ya da onları iyileriyle değiştirelim.Bu değişim sadece sizin değişiminiz olmayacaktır. Sevdiklerinizin hayatini pozitif yönde değiştirmek için yeni bir alışkanlık yaratacaktır (18/12/2007) yalçın arı <******>

Pazartesi, Aralık 10, 2007

Gülümseten Şiir...

Gülümseten Şiir...
GÜLÜMSETEN ŞİİR Hey dostum, sana söylüyorum; gülümse! Tatlı bir kahkaha ile kalk yatağından Aynada gördüğün yüze, bir öpücük at Aç perdelerini sonuna kadar Çek içine uyanan günü Çıplak ayak ile dolaş bir kere Belki de bilmediğin bir evdesin Belki de “evim” dediğin yerde, sadece “misafirsin” ! Dokun sana ait olan her ne varsa Bırakma hiçi bir düşü yarınlara Yıkarken yüzünü, suya iyi bak Unutma, okyanuslar gizlidir o bir tek damlada Yeter ki , yüreğinde tutuşsun bulutlar Hey, dostum ! Hiçbir ölü, ödeyemedi borcunu, Hiçbir ölü doğurmadı, bir çocuğu, Hiçbir çölde yetişmedi, düşen bir tohum, Yaşamın içindeysen içinde ol ! Yaşıyorsan eğer, adam gibi yaşa, Kitaplarda yazan gibi değil Veya “o dedi”, “bu demiş” gibi değil El için değil, âlem için değil Kendin için, doya doya… Hey dostum, sana söylüyorum gülümse! Bak Güneş ve Ay, hiç beklemedi seni, Her gün ne olacaksa oluyor, Ve her gün, ya senle ya da sensiz doğuyor O zaman, doldur ciğerini ve haykır “Ben diriyim” diye Yaşam benim ve bana ait, özgürüm diye Bırak “mışlar” ve “mişler”, Korkular ve endişeler kaybolsun Sen yeter ki, yeşert düşlerini… İsterse saksıda bir tek ot olsun, Senin olsun ! Ama, istediğin olsun… Pişmanlıklara değil, umutlara aç Seni dimdik tutan kalbini ! Kullanılmadık hiçbir eşyanı bırakma Söylenmemiş bir sözde Seninle yürüyenler olacaktır, önüne dikilenler olduğu kadar Onlara sıkı sarıl Çünkü hiçbir el boşlukta, asılıp kalmamalıdır! Bir hayatı kucaklamak ne güzel Ne güzel,bir hayale sahip olmak Hey dostum,sana söylüyorum Kafesinin içinde çırpınan, serçe değil Küllerinden dirilen “Zümrüt-ü Anka” ol Yaşamın kıyısında dolanma, Taa içinde ol Hadi dostum, gülümse ! NE OLMAK İÇİN DOĞDUNSA ONU OL !
ERGUN ACEHAN

Cumartesi, Ağustos 25, 2007

İyi ve Kötü

İyi ve Kötü Leonardo da Vinci 'Son Aksam Yemeği' isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı...İyi'yi İsa'nın bedeninde, Kötü'yü de İsa'nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda'nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı... Resmi yarım bırakıp bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti. Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi. Aradan 3 yıl geçti. 'Son Akşam Yemeği' neredeyse tamamlanmıştı, ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı....Leonardo'nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı. Günlerce aradıktan sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı. Leonardo yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı. Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu... Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi: 'Ben bu resmi daha önce gördüm... ''Ne zaman?' diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı. 'Üç yıl önce' dedi adam.. 'Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce. O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim vardı, bir ressam beni İsa'nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti...' İyi ve Kötü'nün yüzü aynıdır... Her şey insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır... Paulo Coelho

Cuma, Temmuz 20, 2007

Bugün Kendim Olmak istiyorum


Özge Bayram
Bugün kendim olmak istiyorum....

Bugün kendim olmak istiyorum.... Bugün kendim olmak istiyorum.... En sevdiğim müzikle güne başlamak, En sevdiğim insanlarla kahvaltımı yapmak istiyorum. Bugün kendim olmak istiyorum.... Dert etmeden alttaki komşunun kulaklarını Ona inat bağıra bağıra şarkı söylemek isitorum. Ve bu akşam en sevdiğim tabaklarla ikram etmek istiyorum yemeğimi dostlarıma, Kaçı kırılacak, kaçının yaldızları silinecek diye dert etmeden... Bugün kendim olmak istiyorum. Sevdiklerimi aramak, onları ne kadar çok sevdiğimi söylemek istiyorum... Ve tabii ki çimlerde yalın ayak yürümek, Otobüs şöförüne kocaman bir tebessümle “Günaydııın!” demek Hatalarıma sadece gülümsemek istiyorum... Bugün kendim olmak istiyorum... Yüzümdeki maskeden sıyrılmak, Sevdiklerime doyasıya sarılmak Ve diğerlerinden sıyrılmak istiyorum... Bugün kendim olmak istiyorum... Herşeyden herkesten çok... Ama korkuyorum beni böyle de sever misiniz?... Yüzümdeki maskeden arındırdığımda kendimi Beni böyle görmek ister misiniz? Ben sadece kendim olmak istiyorum Çünkü biliyorum, Çünkü hissediyorum, Çünkü ancak o zaman YAŞIYORUM... Özge BAYRAM

Perşembe, Ocak 04, 2007

başarı kültürü üzerine!

Bir Amerikalı ile bir Rus işadamı ormanın içinde bulunan bir otelin çevresinde dolaşmaktadır. Aniden aç bir aslan üzerlerine doğru saldırmaya başlar. Her ikisi de korkup aynı anda ormanın içine doğru kaçarlar. Bu sırada Amerikalı oturarak çantasından spor ayakkabılarını çıkarıp giymeye başlar. Rus, bir yandan kaçarken bir yandan da şaşkınlık içinde sorar:-Sen o spor ayakkabılarını giyerek, aç bir aslandan daha hızlı koşabileceğini mi sanıyorsun?Amerikalı, spor ayakkabılarını giydiği gibi hızla koşmaya başlar. Önce Rus´u yakalar, sonra da geçer. Çünkü biri iş ayakkabılarıyla, diğeri spor ayakkabılarıyla koşmaktadır. Rus´u geçen Amerikalı dönüp cevap verir:- Ben o spor ayakkabılarını giyerek aç bir aslandan daha hızlı koşarım demedim, senden daha hızlı koşarım dedim!İş adamlarına yönelik düzenlenen "etkili yönetim ve liderlik becerileri" seminerlerinde sık sık anlatılan bu hikâyeden çıkarılabilecek üç ders vardır:1. Uzun vadede farklı sonuçlar almak için bugünden rakiplerin düşünmediği farklı bir şey yapmak gerekir.2. Amerikalılar ile Ruslar fıkralarda bile soğuk savaş yaparlar.3. Ormanda gezinirken, bir Amerikalının "yoldaşlığına" asla güvenmemek gerekir!Bu makalenin konusu Şark ile Garp´ın başarıya bakışının karşılaştırmalı analizidir.Hukuk mezunu bir kişisel gelişim uzmanı olduğum için başarı kültürü ile kişisel başarı süreci arasındaki ilişki hep ilgimi çekmiştir. Bu makale de şu temelde düşüldü: Işık Doğudan yükselirken, neden ve nasıl göz kamaştıran başarılar Batıdan yükseliyor?Başarı ve kültürün başarıya etkisiBaşarı, seçilmiş bir hedefin elde edilmesi olarak tanımlanabilir. Bu seçilmiş hedefin elde edilme sürecinde yapılması ve yapılmaması gerekenler vardır. Bunları geçmiş deneyimlere ve mevcut gerçeklere göre yorumlayan kitaplara "başarı kılavuzu" denilmektedir. Bu tür kitapların temel varsayımı, başarının "öğrenilebilir" bir sonuç olduğudur.Ulusal başarı kültürü, bireysel başarı sürecini ciddi oranda etkilemektedir. Bu ilişki balıklar ile okyanus arasındaki ilişki gibidir. Balıklar nasıl ki içinde yaşadıkları okyanusun kaderine ve iç şartlarına tâbi ise, insanlar da içinde yaşadıkları kültürün "başarı töresine" tâbidir. Burada cevabı düşünülmesi gereken sorulardan biri şudur: Stephen Hawking, Malezya´nın bir kasabasında dünyaya gelse idi yine de ünlü bir fizikçi olabilir miydi?Başarı kültürlerini karşılaştırırken 7 soruya cevap aranmalıdır:1. Proaktif başarı kültürü mü yoksa reaktif başarı kültürü mü?2. Bireysel başarı mı, grup halinde gerçekleştirilen başarı mı üstün tutuluyor?3. Kadercilik anlayışı mı, kontrolcülük anlayışı mı baskın?4. Yeteneğe mi yoksa ilişkilere mi daha çok değer veriliyor?5. İç disiplin mi yoksa dış disiplin mi tercih ediliyor?6. Negatif düşünme mi yoksa pozitif düşünme mi üstün tutuluyor?7. Kanaatkârlık mı yoksa talepkârlık mı tercih ediliyor?Her iki başarı kültürünü değerlendirdiğimizde Doğu kültürünün reaktif davranış tarzını, grup halinde gerçekleştirilen başarıyı, kadercilik anlayışını, ilişkilerin ve dış disiplinin üstünlüğünü tercih ettiği, genelde hüzünlü ve negatif düşünmeyi seçtiği, kanaatkârlığı talepkârlığa tercih ettiğini düşünebiliriz. Batı kültürü ise bunların tersini yüceltmeyi tercih etmektedir."Avrupalı" başarı kültürüAvrupa ve Amerika toplumlarının oluşturduğu bu başarı kültürü son yıllarda hızla "Amerikan usulü"nün etkisi altına girmektedir. Amerikan usulü başarının temeli metodik ilerlemedir. Amerikalı akademisyenler ve işletmeciler yönetimin ve başarının kişilere göre değişmeyen, bilimsel, kontrol edilebilir yollarını arayıp durmaktadır. Amerikan başarı kültüründe risk alma ve rekabet etme özendirilmektedir. Bireysellik ve konformist eğilimler tercih edilmektedir. Toplum için değil, kendisi için başarma, en dipten en üste çıkmak teşvik edilmektedir.Yeni bir başarı kültürünün "olması gereken" temel kabulleri şöyle özetlenebilir:1. İnsanlar kendi kaderini seçebilir, değiştirebilir ve kontrol edebilir.2. Başarılı olmak öğrenilebilir ve öğretilebilir.3. Bir insanın hayatta başarılı olup olmayacağını belirleyen şey karşılaştığı olaylar değil, olaylar karşısında ne yaptığıdır.4. Her işi yapmanın daha iyi bir yolu vardır.5. Her zaman daha fazlasına, daha iyisine, daha çoğuna sahip olmak için çalışılmalıdır.6. Her insan başarılı olmak için gerekli iç kaynaklara sahiptir.7. Başarının ölçüsü, kişinin kendi isteklerini gerçekleştirme düzeyidir.8. Kişilerin neleri başarabilecekleri hakkındaki inançları, neleri başarabileceklerini de belirler.9. Dış başarının temeli iç başarıdır.10. Kişinin yapabileceklerinin limitini yetenek ve eğitim seviyesi, yaptıklarının limitini ise moral ve motivasyon seviyesi belirler.
Mümin SEKMAN